KURUMSAL TARİHÇE

KURUMSAL TARİHÇE

1975 yılında Avukat Mahmut Alınak’ın insan haklarını pusula edinerek başladığı hukuk mücadelesi, bugün, ofisimizin insan hakları ve fikri mülkiyet hukuku başta olmak üzere dünya genelinde daha ileride uygulamaları bulunan ancak hukuk uygulamasındaki gerilikten ötürü müvekkillerimizin mağduriyet yaşadığı başlıklarda uzman ekibimizle yürüttüğümüz çalışmalarla devam ediyor. Avukat Bişar Abdi Alınak’ın yönetimindeki bilişim uzmanlarımız ve uzman hukukçularımız geçtiğimiz yıllarda cezasızlığın norm haline geldiği, bireye karşı işlenen bilişim suçları başlığında ülke genelinde ilk derece yargı uygulamasında ve soruşturma aşamasında önemli ilerlemeler aracı oldu. Gerek bireysel gerek organize saldırılarla hedef alınan başta demokrasi ve özgürlük mücadelesine ve sanatın özgürce icrasına katkılarıyla tanınan müvekkillerimizi, kişilik haklarına yönelen saldırıların engellenmesinde önemli başarılar elde etmekteyiz.  Her ne kadar, ülke şartlarında hukuk uygulamasına güven yıllar geçtikçe düşüyor olsa da fikir ve ifade hürriyeti, kişilik hakkı ve toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkı başta olmak üzere insan haklarının agresif stratejilerle savunulması, her ihlalin muhtemel siyasi kararlardan çekinilmeden dava konusu edilmesi ve bu ihlallerin hukuki sorumluluğunun idare ve suçu işleyene yönetilmesinin, bu korkulan şartlarda dahi kazanımlar doğurduğunu ispatlayan sonuçlar elde ettik.

Ofisimizin pusula edindiği ve her zaman odağında tuttuğu insan hakları mücadelesini takiben, dünya genelinde en hızlı gelişen hukuk dallarından olan fikri mülkiyet hukuku da konunun uzmanı hukukçularımızla yoğunlaştığımız alanların başında geliyor. Fikri mülkiyet hukuku gerek teknolojik gelişmelerin gerek ortaya çıkan eserde yaratıcı emeğini ortaya koyan icracının payına ilişkin yaklaşımların hızla değişiyor olması sebebiyle, son yıllarda mevzuat ve uygulamada en hızlı değişime uğrayan alanlardan biri. Türkiye’de yüksek yargı ve ilk derece mahkemeleri geriden de olsa büyük oranda Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’daki uygulamaları takip ediyor. Bu sebeple, müvekkillerimizin devam eden hak ihlallerinin daha fazla zaman geçmeden sonlanması için söz konusu ülkelerdeki örneklerden faydalanıyor, bu alandaki hak anlayışının dar bir mevzuat yorumuyla değil teknolojik ve mesleki gelişmelerin mecbur kıldığı hakkaniyetli bir perspektifle ele alınmasını sağlıyoruz.

Bizden çok daha uzun süredir eser yaratma yetisine mülkiyet hakkı tanımış olan Amerika Birleşik Devletleri’nde artık aksine pek çok yargı kararı olan hususlar dahi tartışmaya açılıyor, henüz bugünkü teknolojik imkanlar ve hak perspektifleri mevcut değilken yapılmış anlaşmalar bugün yargının konusu ediliyor, kazanımlar elde ediliyor. Yalnızca 2023 yılında dahi Amerikan Yüksek Mahkemesi’nin gündeminde şu ana kadar yargı konusu edilmemiş birçok fikri-sınai hak uyuşmazlığı bulunuyor. Ve hatta henüz emsal teşkil edecek bir karar bulunmayan iddialarında dahi eser icracıları ve temsilcileri yüksek kazanımlı anlaşmalar yapabiliyor. Her ne kadar, mevzuatta olduğu gibi yüksek yargı uygulamalarında da yıllarca geriden geliyor olsa da Türkiye’de bu hak anlayışı yer tutmaya başlıyor. 1995 yılında yasalaşan Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile eser üzerinde tasarruf hakkı sahibi olan sanatçıların artık tek sefer için ödenen belirlenmiş bir ücret karşılığında icra ettikleri eserin tüm haklarından feragat ettiği varsayımının hakkaniyetli olmadığı, pek çok yargı kararında da kabul görüyor. Bu tarih öncesinde yapılmış anlaşmalar tartışılıyor ve inceleniyor. Bizler, müvekkillerimizin hem aleyhlerine hakkaniyetsiz esaslar içeren anlaşmalardan doğan hak kayıpları için mücadele veriyor, hem de sunduğumuz danışmanlık ile yapacakları anlaşmaların yaratıcı emeklerinin karşılığını verebilecek sonuçlar elde etmelerine aracılık ediyoruz.

B.A & Partners kısaca söz ettiğimiz bu odak alanlar dışında da müvekkillerine aynı hak temelli anlayışla hukuki destek sunuyor. Bugününü uygulamaları ve mevzuatının hukuk uygulaması ve yorumunun sınırlarını çizemeyeceğine inanıyor, müvekkillerimizin hukukunu korumakta olağan hukuk yolları veya iç hukuk yolları yeterli olmazsa Bireysel Başvuru veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi düzeyinde girişimlerde bulunmak atan çekinmiyoruz. Bu girişimler nihayetinde elde edilen daha ileri uygulamaların ilk derece yargısında yerleşik hale gelmesini bu sonuçları elde ettikten hemen sonra başlattığımız süreçlerle sağlıyoruz. B.A & Partners, müvekkilleri için hakkaniyetli anlaşmaları, adil yargılanmayı, kişilik haklarına duyulacak saygıyı bugünün hukuku ve ötesinde savunuyor.